Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlk Düdenyayla Gezim /29 Ekim 1990

Düdenyayla Düdeni'nin bende yeri ayrıdır. En sevdiğim mağaralardan biridir. Zordur, kolay kolay teslim olmaz ama bir o kadar da sevdirir kendini. 1990 yılında yapılan 1.Sempozyum'da Serdar Bayarı'nın verdiği ihbar ile yazın BÜMAK'tan ufak bir grup, Düdenyayla'ya gitmiş ve sanırım 60 m indikten sonra mağaranın devam ettiğini görünce dönmüşlerdi. Bende 1.Erkek yurdunda kaldığımdan her gün kulüp odasındayım. 29 Ekim yaklaşmıştı ve devam eden bu düdene gitme teklifinde bulundum. Kabul gördü. Neyse klasik ilan panomuza geziyi açtık ve gelmek isteyenler isimlerini yazmaya başladı. Bilmeyenler için söyleyeyim. İlan panomuzda A4 sayfa kağıda, en başta gezinin adı, gidilecek tarihler, ad soyad, hangi malzemeleri varsa veya eksikse (çadır uyku tulumu v.b.) telefon gibi ilgili boşluk alanlar gelmek isteyenler tarafından doldurulur. Ben tabii neredeyse devamlı kulüpte olduğum için arada gelenlerle konuşmalar filan bir heyecan bir heyecan, "aaa mutlaka gidelim süper olu

Makedonya 9.gün (03.07.2010)

Sabah kamptan herkese allahaısmarladık dedikten sonra ayrıldık ve 12:00 gibi Üsküp'e vardık. Israrla Adina'ya merkeze gitme yolunuzdan sapıyorsunuz geçikeceksiniz dememe rağmen inatla bizi merkeze yakın bir hostel'e kadar bıraktı. Hemen pansiyona girip, vedalaştık. Daha onların 12 saatlik yolu var, o yüzden bende hızlı davranmaya çalışıyorum. Pansiyonda biraz kaldıktan sonra yine yağmurun altında tek şemsiyeyle Üsküp'ü turlamaya karar verdik. Yağmur altında baba-kız kol kola tek şemsiye altında dolaşmakta ayrı ve büyük bir zevkti. Meksika lokantası arıyoruz ama bulamadık ve ben pes ettim sonunda ve biraz pahalı gözüken Küba bar ve restaurant'ında karar kıldık. Bir şeyler yedikten sonra Eski ve bit pazarında dolaşmaya başladık. Bir kaç müzeye (sanat ve resim) girdik. Eski Osmanlı hamamlarını restore edip müzeye çevirmişler. Güneşte kendini göstermişken bir baktık, bizim Türk ekipten ANÜMAB'lılar ve Ahmet Sücüllü ve Ebru. Kahvede oturmuşlar. Bizde yanlarına gitt

Makedonya 8.gün (02.07.2010)

Evet sabah kalktık yine bahçede yağmurun altında kahvaltımızı ettikten sonra artık yatay mağaralardan çok sıkıldığım için dün Mekadonlara dikey bir mağara yok mu diyerek organizasyon dışı bir dikey mağara istedik. Bizim Anıl ve Cem'de dikey istiyordu. Neyse, sabah iki tane dolin yaklaşık -50-60 m'lik inişleri olan iki tane mağaranın GPS koordinatlarını ve 1/50.000 coğrafi harita çıktılarını alarak yola çıktık. Arkadan Makedonlarla Anıl ve Cem gelecek ama biraz daha geç bir saatte. Bizim ekip klasik, Sopi ailesi (Adi, Mihaela, Yuanna, Carla, Kosmim), Adina, Ivan ve ben. Programımız önce dikeylere girip ondan sonra Makedonya'nın en büyük ağızlı Peşna mağarasına gitmek. Yola çıktık. Dolinler, bir dağın yamaçlarında olduğu için tek arabalık asfalt yolda belli bir süre ilerledikten sonra arabayı bırakıp, yürümeye başladık. Eski orman yolundan ilerleyip, yolun iki tarafını "Jungle gibi" kapatan ağaçların (sanırım çoğu odunluk meşelik) arasından geçip tepeye tırmanacağ

Makedonya 7.gün (01.07.2011)

Resim
Sabaha her zamanki gibi güzel bir kahvaltı ile başladık ve Memeçek mağarasına gitmek için hazırlandık. Bugünkü program Memeçek ve diğerinin adını bilmediğim mağaraya girip geri dönmek. Her zamanki gibi Mileya, Adi, Yuanna ailesinin WV minibüsleri ile Adina, Vidi, Elif ve ben doluştuk ve yola koyulduk. Geldiğimizde her zamanki gibi kalabalık bir grup vardı. Vidi geçen sene Canan ve Elif'le arabayla buz mağarasına giderken yol boyunca konuşan ve kafa şişiren eski mağaracı. Makedon rehber eşliğinde Slovenler, biz ve bir grup Makedon yola koyulduk. Maalesef "ahmak ıslatan" şeklinde yağmur yağıyordu. Rehber, mağaradan çıktıktan sonra sol tarafta dernek lokali gibi bir yer var çok güzel bahçesi ve Ihlamur ağacı olan göstererek çay veya kahve içmeye bekliyoruz dedi. Rehberin söylemesine göre 50 dakika yürümeden (tırmanma dahil) sonra mağaraya geliyoruz. Mağara ufak bir mağaraymış. Yola koyulduk ama acayip ıslandık, birde patikadan yürürken dizlerinize kadar gelen kısımdaki h

Makedonya 6.gün (30.06.2011)

Resim
Sabah 2'ye kadar blog yazınca sabah 7:30'da zor kalktık. Erken kalkmamız gerekiyordu çünkü saat 8:30'da mağara gidilecekti. Romen arkadaşlarımız yiyecek alışverişini önceden yaptığı için kahvaltıya otelin çayırında kurulan çadırların oraya gittik. Onlarda uyanmış kahvaltı hazırlama başlamışlardı bile. Günün programı, bugün 3 tane mağara göreceğiz. Dün akşamdan otelde asılan haritalara baktığımda ufak mağaralar olduğunu gördüm. Kahvaltıdan sonra Elif'i otele park edip :), Polonyalı mağaracıların minibüsüyle ben, adina, sacha ve oana mağaraya gittik. Roxana ve Ovi ise daha geç kalkıp başka yerlere gittiler. Sonradan öğrendiğime göre, bu bölgedeki karstik yapı dolomitik ve mermer olduğu için çok fazla uzuna veya derine giden bir mağara yok. Neyse arabalarla sıra halinde herhalde 30'a yakın mağaracı aynı program içinde arka arkaya gidiyoruz. Yaklaşık 20 dk araba sürdükten sonra, nihayet ufak bir köye geldik ve hazırlanmaya başladık. Foto: Adina Florescu, İlk Mak

Makedonya 5.gün (29.06.2011)

Resim
Sabah Tikveş gölünün kenarında kamp attığımız yerde uyandık.Güne sabah kahvaltısı ,kahve ve kimlerin göle gireceği konusunda konuşma ile başladı.Oradan bir kaç saatlik yoldan sonra bizim Ohrid yoluna düştük. Dağlarda fotoğraf çektikten sonra inip aşağıdaki küçük köyde durduk. 10 euro'ya pazarlık yapıp, 2 gündür yıkanmadığımız için sırf yıkanabilmek ve göle girdikten sonra temizlenebilmek için oda tuttuk. Hemen giyinip göle girdik. Ender, Oanna, Adina göle girdi, diğerleri seyretti. Foto: Roxana Soreata; Tikveş gölü kenarındaki kamp yerimiz Foto: Roxana Soreata; Nereye gideceğiz stresi ! Foto: Roxana Soreata; Sonunda beni dinleyip daha evvel gittiğimiz yoldan gidiyoruz. Göl kenarında dinlenirken Foto: Roxana Soreata; Tikveş gölü, yüzülmeyecek kadar yeşil maddelerle dolu içi Göle girmeden evvel restaurant yanından geçerken acayip güzel balık koktu ve herkes gölden çıktıktan sonra balık yemek istedi. Güzelce paklanıp, restaurantın yolunu tuttuk. 7 kişi için 2,6 kg'

Makedonya 4.gün (28.06.2011)

Resim
Yazan: Elif Usuloğlu Size Sasha'nın anısını anlatacağım demiştim.Sasha 15 yıldır mağaracılık yapıyormuş.Bir mağarada 2 tane boltu çakarken çaktığı kaya bloğu kopmuş ve üstüne gelmiş 10-15 metre düşmüş.Kalçası birkaç yerinden kırılmış.Bir kaç ameliyat  ve 2 yıldan sonra düzelmiş.Ve bugün HALA mağaraya giriyor. Bana göre bu İNANILMAZ!!!Sasha ve Oanna ile ben aynı çadırda kaldık sabah dün akşamdan geldiğimiz Stone Dolls'un orada uyandık.Babam geçen akşam kahramanlık yapıp dışarıda yatmak istedi ama yağmur geleceğinden korktuğu için Ovi'nin çadırına kaçtı.Neyse sabah uyandığımızda kahvaltımızı ettikten sonra yola koyulduk.İlk önce gittiğimiz yer şelalelerdi. Şelaleler dünyanın en harika manzaralarından biri. Ben ve babam şelalelenin üstüne tırmanmaya başladık, arkalara doğru gittik sonunda yorulduğumuz için geri gittik.İkinci şelale ters bir yerde olduğu için onu boş verdik. Strumica'da ki kiliseyi görmeye gittik.Kiliseden çıktıktan sonra yoldan ağaçlık bir alan gördü

Makedonya 3.gün (27.06.2011)

Resim
Evet, uzun bir aradan sonra tekrar yazma şansını elde ettik. Şu anda Ohrid'deyiz. 3.günümüzde de Ohrid'deydik. Sabah erkenden kalktıktan sonra nefis bir omlet ve kahve eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra, ayrılmadan önce hemen görmek istediğimiz bir kaç yeri görmek için hızlı bir arnavut kaldırımlı yoldan kaleye doğru çıkmaya başladık. Önümüze ilk gelen sol tarafta bir roma dönemi amfi tiyatro idi. Şehrin içinde :). Bu yoldan yukarı çıkarken kendimi Safranbolu'daymış gibi hissediyorum. Evler tamamen Türk izleri taşıyor. Amfi tiyatroya baktıktan sonra Maria Magdelana kilisesine gittik. Ufak şirin ve bakımlı bir kiliseydi. Burada Türk turist kafilesiyle karşılaştık. Bir iki freskleri çabucak inceledikten sonra soluğu, Balkanlarda ki ilk üniversite'nin kalıntılarında aldık. Bu üniversitede Kril alfabesini icat etmişler /bulmuşlar. Tepenin üstünde kalenin hemen yanında ormanlık bir arazinin dibinde güzel bir yerdi. O zamanlar laiklik diye bir kavram olmadığı için üniver