SORKUN
EFSANESİ
Abstract:
The Legend Of Sorkun Cave
During
the late 1980's, as a young member of BUMAK, I am spending a lot of
time at the club house which is situated 2 floors below my dormitory.
Since I spend quite a bit of time in the club, I am reading and
investigating all the information. At the door of the closet, I
noticed the Sorkun Sinkhole, -200 m deep, with a huge side gallery
unexplored with ? Mark on the map. That unexplored Sorkun cave was
becoming a legend of how it was difficult to explore that cave and
how our senior cavers has explored that cave's main gallery with
great difficulty and so on. As years passed and we established ASPEG,
our caving association in 2008, the first serious caving expedition
was to that area which has given me the opportunity to start
exploring the side gallery. We descended, mapped and connected it
with main gallery with lot of members from our club and guess what?
The main gallery continues with a fault/crack. We hope to create a
new legend by joining Sorkun to an water outlet in the North. Who
knows?
1980'lerin sonundayız, Boğaziçi Üniversitesi
Mağara Araştırma Kulübünün odasındayım.
Kulübümüz, güney kampüste, I.Erkek yurdu'nun altındaki “study”
denilen çalışma salonuna bakan odalardan biridir. Bende bu yurtta
kaldığım için bir yatmak ve derslere gitmek hariç, vaktimin
tümünü kulüp odamızda harcıyorum. Herşeyi karıştırıyorum
ve her çizilen mağaraya bakıyorum. Birgün, dolapların üzerinde
Sorkun mağarasının haritasına baktığımda bir yan kolun olduğu
ve soru işaretli olduğunu gördüm. Metin'e (Albukrek) sorduğumda,
Sorkun'un çok ama çok zor bir mağara olduğunu söyledi. Bende
arada bir “ya şu koldan bir insek filan diyorum” durup durup.
Metin'de bana Oral'ların (Ülkümen) Sorkun'da su altında döşeme
yaptıklarını, soğuk suların içinde, şelale içinde oldukça
yorucu bir şekilde -200 m'ye kadar indiklerini söyledi. Metin,
bahar'da da Sorkun'a giren suyu gördüğü için, Sorkun'un çok
tehlikeli bir mağara olduğunu söyleyip duruyordu, ben gidelim
dedikçe. Haritası da 2a olduğu için arada “ ya bu mağara daha
iyisini hak ediyor” diyordum içimden.
Zaman geçtikçe, yutkunarak bakıyordum o haritaya
arada sırada. O yıllarda birkaç takıntım vardı. Düdenyayla'ya
ve Çukurpınar yaylasına kışın gitmek fotoğraf çekmek gibi.
Sorkun'daki yankola girmekte bunlardan biriydi. Haritaya bakarken
kendimi o koldan inerken hayal ediyordum.
Aradan yıllar geçti ve Anadolu Speleoloji
Grubu'nu kurduk 2008 yılında ve Küre milli parkında
çalışmaya başladık akabinde. Geçmişim beni dürtüyordu, evet
artık Sorkun'a girme vakti gelmişti. Düşünsenize 1983 yılından
beridir o mağaraya (sanırım) kimse inmemişti. Temmuz 2008
yılında, Murat Eğrikavuk, Ali Aytan ve ben ilk girişi yaptık.
Mağaranın bacasından değil normal ağzından girdik. İlk iki
inişi yaptıktan sonra büyük bir cadıkazanından sonra yan kola
giriyorsunuz. Burada derin ve kenarları dik bir cadıkazanını
geçtikten sonra bacanın altına geliyorsunuz. Burada mağara size
sesleniyor “ben gidiyorum, geliyor musun? “diye...Aşağıdaki
cadıkazanlarını pas geçmek için yan duvarda takıl-geçleri
döşüyoruz ve köşeyi döndüğümüzde mağara tavanı ile
birleşiyoruz. Ondan sonraki iniş ise yaklaşık 40 metre !..İşte
ilk girişimiz böyleydi. Ali Aytan'ın ilk dübelini çaktığı ve
sonra ana kolla yan kolu birleştirdiği gene bu mağaradaydı.
Kampın çoğu zamanında, ben Sorkun'daydım, döşeme yapıyordum.
Daha sonra Barbaros Acartürk, Cansu Yılmaz, Simge Duğa, Hande
Ceylan, Durmuş Yarımpabuç, Gökçen Fidan, Cem Yürek, Ayşe
Borovalı bu mağarada tecrübe kazandılar, tecrübelerine tecrübe
kattılar.
Daha sonraki yıllarda bu mağaraya tekrar tekrar
geldik. Yan kolu -200 m'ye indirdik, ölçtük. Ana kolda, Sinan
Poyraz ve HÜMAK'lı arkadaşlarımız, Ahmet Sücüllü, Emrah
Dirmit ve Ahmet Çoşkun, suyun aktığı bir ortamda belli bir
derinliğe indiler ve ölçüm aldık. Ertesi sene bu sefer 3 kişilik
dev ekiple oradaydık. Gülşen Küçükali, Ceyhun Uludağ ve ben. 3
gün boyunca, deli gibi çalışarak, BÜMAK'ın en son 1983 yılında
geldiği mesafeye kadar geldik, ölçtük, döşedik ve çıktık.
Evet, bu efsane yıkıldı.
İyi ki girmekte ısrar etmişim bu mağaraya kendi
adıma. Çok ama çok güzel bir mağara. Müthiş bir dikey mağara
ve son zamanlarda aklıma takılan bir soruya cevabı sanırım o
bölgede ancak ve ancak bu mağara cevap verebilir.
Soru şu: Küre milli parkı güney duvarı ile kuzey
duvarı (Valla kanyonunun batı tarafı) arasında bir sürü batan
düden ve mağara var. Valla kanyonunun kuzeybatı duvarından
köylülerin “Sorkun suyu” dedikler baharda patlayan (su) bir
delik var. Bu düdenlerin hiçbiri aşağıda birbiriyle bağlanmıyor
mu? Veya biz mağaracıların girebileceği ve delikten
çıkabileceğimiz bir mağaralar sistemi yok mu?
Sorkun'un en dibinde çok büyük bir göl var ve sol
tarafa doğru çatlak gidiyor ve hava geliyor. Sorkun'un içindeki
sürüklenen kütükleri ve kışın kendi gözlerimle gördüğüm
su miktarını göz önüne aldığımda neden olmasın diyorum. Bu
çatlak devam eder mi? Yeni bir efsane başlar mı acaba?
Neden olmasın? Gideceğiz ve göreceğiz.
Ender Usuloğlu
Sorkun
Kuylucu Araştırma Tarihleri
-BÜMAK 1983
-ASPEG Temmuz 2008
-ASPEG Mayıs 2010
-ASPEG Eylül 2010
-ASPEG Ekim 2010
Not: ASPEG'in DIP dergisinden alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder