MAĞARA BELGESELİ ÇEKİMİNE YOLCULUK
Mağara
araştırma gezilerinde yıllardır amatörce video çekip sonra
bunları en basit video kurgu programları ile kurgulayıp kendi
içimizde, kendi kendimizi biraz gaza getirmek, biraz nostalji
yapmak, biraz da elimizde görsel belgesel olsun diye seyrede geldik.
Türkiye'de mağaralar üzerine yapılan belgesellerin azlığının
üzerine bir de NG ve BBC'nin mağara ile ilgili enfes belgeselleri
üst üste gelince bu konuya biraz daha ciddi eğilmeye karar verdik.
Tesadüfen, televizyon'da yayınlanan dizilerden bir tanesinin
yapımcısı bir arkadaşımız mağaracı olmak isteyerek
derneğimize üye olması işi hızlandırdı.
İlk
olarak 2011 yılının şubat ayında kışın gideceğimiz
Düdenyayla'da çekim yapmaya karar verdik. Yapımcı üyemiz, bize
teknik olarak herşeyi sağladı ve bir kameraman arkadaşı da
mağaraya girip çekim yapabilmesi için eğitime getirdi. Bizde
arkadaşı eğittik ve çıktık yola. -15 derece soğukta mağara
dışında çok iyi çekimler yaptık, hava güzeldi...Hatta fazla
güzeldi, karlar eriyip deli gibi Düdenyayla'nın içine
boşalıyordu, -100 m'ye kadar indik ama kameraman arkadaşımızı
bir türlü ikna edemedik mağaraya inmeye. Zaten adamcağız
hayatında ilk defa çadırda kalıyordu ve birde -15 derece soğukta
kalıyordu tabii biz mağaraya inmeyeceğini düşünemedik, o kadar
yoğunlaşmıştık ki işe akıl edemedik adamcağızın hayatının
şoklarını birbiri ardına yaşadığını.Geziden birçok çekimle
döndük ama mağara içi çekimleri yoktu.
İkinci
maceramıza, Dupnisa'da benim video çekimi yapmak istememle
başlandı. Hem mağara içi çekimlerine odaklanacaktık hem de
Dupnisa'da yeni üyelerimizi eğitecektik. Karpit ışıkları az
geldiği için, sualtı ışık kaynağı bulduk Hakan Eğilmez
arkadaşımızdan, girdik ve çekimlere başladık. Çekim
sonuçlarını gene amatörce bir araya getirip, kendi içimizde
seyrettik. Bir iki tane sorun vardı aslında sorun çokta, biz
bilmediğimiz için bize sorun bir iki tane geliyordu. O günkü
bilincimizle, sualtı ışık kaynağının spot olarak sadece belli
yerleri çok aydınlattığı, bir çok yerde çekimin patladığını
(beyazlaşma) gördük. Işığı tutanla video çekimi yapan
arasında iletişim az olduğu için ve ışık sabit olmadığından,
çekimlerde bir karanlık bir aydınlık çıkıyordu. Bir de bazı
çekimleri elle yaptığımız için görüntü sallanıyordu, ilk
bakışta bir şey değilmiş gibi gözükse de, TV'da izlediğinizde
rahatsızlık verdiğini gördük.
Tam
bu sıralarda, iki tane yeni üyemiz daha oldu. Bu arkadaşlarımız
evli bir çift (Orkun ve Elif Uzel) idi ve bizimle tanışmak için
geldiği daha ilk akşamda gösterdiği Kaçkar videosu ile beni
şaşırttı ve etkilendim. Konuşurken aldığım enerji oldukça
pozitifti Çok güzel çekimler vardı ve amatör seviyesinden
yukarıdaydı. Gel zaman git zaman, yavaş yavaş mağaralara gire
gire gezilere gide gele, birbirimizi tanıdık. Bu arada bende kendi
içimde muhasebe yapıyordum ve bazı sonuçlara ulaştım kendimce.
En önemlisi, eğer kameraman gerçekten mağaracı olmak
istemiyorsa, bir çekim yapmak için birini kesinlikle eğitme, işe
yaramayacak. İkinci çıkarım, mağara içi çekimlerinde ışık
kaynağı lazımdı veya tersine düşük ışıkta çekecek daha iyi
kamera lazımdı. Bu işi bilmediğimiz sonucuna vardım. Evet,
alaylı fotoğrafçıydım ama bu başka idi. Bizi eğitecek, alaylı
olacak bir durumda yoktu. Belgesel çekimi eğitimi almamız lazımdı
ama nereden? İşte tam bu sırada Orkun devreye girdi ve bir
dernekten eşiyle beraber eğitim aldıklarını, istersek oraya
başvurabileceğimizi söyledi. Aradığım fırsat çıkmıştı,
üyelerimizden iki kişi zaten eğitimliydi demek ki bir ekip kurma
şansımız vardı. Ufak bir nabız yoklamadan sonra, Süha Yararbaş,
Metin Albukrek, Sami Ayhan ve ben, bir sinema derneğinden eğitim
almaya başladık. Yaklaşık her perşembe (olabildiğince) 3-4 ay
eğitime devam ettik. En azından kendi adıma önümde bir perde
aralandı. Sinema endüstrisinde çalışanları daha çok takdir
ettim. Kamera çekim teknikleri, senaryo, akış yazma, ışık, ses,
kurgulama, yönetmenlik ve daha birçok başlığı üç-dört aya
sığdırdık. Kesinlikle çok şeyler öğrendik ve daha da
bilinçlendik.
Eğitimi
alırken, dernekçe AKSEKİ projemiz için ilk adımlar atıldı ve
Akseki Kaymakam'ı Mekan Çeviren ile imzalar atıldığında, proje
kapsamında Akseki mağaralarını tanıtacak bir belgesel çekmekte
vardı. Yapımcı üyemiz, Ahmet Kayimtu'nun desteği ile işe dört
elle sarıldık. İlk işimiz iki senarist arkadaşla tanışıp,
belgesel akışının üzerinden geçmek oldu. Gide gele, ortaya bir
akış çıktı. Ben her mağarada çekilecek sahnelerin tek tek
planını çıkarttım. Orkun'la Cinlikuyu'da fırsat bu fırsat
deyip, onun düşük ışıkta çeken kemarasını denedik ve sonuç
itibarıyla iki tane kamera edindim. Ahmet'ten dışarıdaki çekimler
için destek kameraman istedik çünkü biz içeride çekecektik,
mağaranın döşenmesi, toplanması, videoların çekilmesi,
harddisklere kopyalanması zaten zamanımızı alacaktı. Ahmet'ten
oluru aldıktan sonra sahne çekimlerini bitirmek üzere konsantre
olduk ve İstanbul'da yapacağımız çekimlere odaklandık.
Teknik
malzeme yetersizliğimiz vardı özellikle ışık kaynakları,
kameralar, monitör, sabitleme aletleri v.b., onları da Sirkeci'ye
gide gele ve yurtdışından temin ederek hallettik. İlk önce
malzemeleri ve malzeme toplamayı çektik. Daha sonra, gezi öncesi
ufak bir toplantıyı çektik tek kamera ile ve ilk eksiğimiz burada
çıktı. Biz tabii bunu sonradan öğrendik. Röportaj ve benzeri
çekimlerde 2-3 kamera ile çekim yaparak, tek kamera çekim
durağanlığını (konuşulan konu ne kadar heyecanlı olursa olsun)
kaldırmak gerektiğini anladık.
Belgesel
akışında, tecrübesiz bir mağaracı (Elif Uzel) ile tecrübeli
bir mağaracı (Metin Albukrek) Akseki'deki seçtiğimiz ki bunlar
sırasıyla Düdencik, Kayaağıl, Bucakalan obruğu ve Altınbeşik
düdeniydi, bu mağaralara girerek hem mağarayı tanıtacaklar hem
de mağaracılığı. Dolayısıyla, özellikle mağara çekimlerini
tüm mağaralar için sahne sahne çıkardık (pdf-sahne-1). ama
evdeki hesabın gene çarşıya uymadığı gördük çünkü döşeme
yapan mağaracı eksikliğinden dolayı, çekim ekibinde yer alan
bazı arkadaşlarımız, hem döşeme hem çekim hem toplama yapmak
zorunda kaldı, Düdencik mağarasında sahne sahne çekimlere uyduk
ama diğerlerinde döşemelerdeki aksaklıklardan dolayı, çekimlerin
çoğu yarıda kaldı. İkinci dersimizi böylece aldık; Döşeme
ekipleri ve çekim ekibi tamamen ayrı ekiplerden oluşması
gerekiyor veya en azından birkaç (döşeme, çekim v.b. işler) işi
yapacak kadar zaman olması gerekiyor. Şöyle ya da böyle Düdencik
ve Altınbeşik çekimleri tatminkar oldu ama aynısını Kayaağıl
ve Bucakalan için söylemek zor.
Mağara
dışı çekimler için profesyonel kameraman gelecekti ama son
dakika da gelemedi, bu da çekim yapan bizlerin üzerine ek bir yük
olarak geldi ve maalesef farkında olmadan akış dışına çıktık
veya çekemedik, bu da akışa göre kurgulamayı zorlaştırdı.
Üçüncü dersimiz: Akış/Senaryo neyse ona uyarak mutlaka çekim
yapmalıyız çünkü kurgulama ona göre yapılıyor. Kurguda
profesyonel arkadaşlar kullandık ve akışa uymadığımız için
(en azından dış çekimlerde) kurgulamada zorluk çektiler.
Çekim
yapan ekiple birlikte giren ve ışık ve aydınlatma için yardımcı
olan mağaracı arkadaşları da baştan uyarmak gerekiyor. Mesela
yukardan inen bir mağaracıyı aydınlatmak için ışık tutan
arkadaşlar elini, kolunu hareket ettirdiğinde, sabit durmadığında
filmde ışık hareketlerini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Bu da
çekilen filmin biraz daha kalitesini (profesyonelce değil amatörce
çekildiğini) düşürüyor. Ayrıca nerenin nasıl aydınlatılması
gerektiğini de iyi bilmek gerekiyor.
Evet,
bir çok eksiğimiz olmasına rağmen ilk defa bu kadar ciddi çekim
yaptığımız Akseki Mağaraları Belgeselimizde, en azından
aldığımız geri bildirimlerle o kadar da kötü olmamış. Çok
daha iyisini yapabilmek için belgesel çekimlerine devam
edeceğiz.Şahsen, sinema ve dizi endüstrisindeki verilen emeğin
farkına varmak benim için ilginç bir tecrübe oldu.
Aldığımız
eğitimlerde dahil işin esas olanı ekip halinde bir düzen içinde
çalışabilmek .
Ayrıca
çekimlerin daha iyi olabilmesi için profesyonel ekipman çok
önemli. Ayrıca alt tarafı
bir
kameraman çekiyor diğerleri de bön bön bakıyor diye yaptığımız
ukalalığın boş
olduğunu
, film ya da belgesel çekme işinin bir ekip işi olduğunu
öğrendik. Çekim ekibinin
mağaraya
giren ekipten çok daha fazla insanla ancak çekilebileceğini
anladık. Bu
sebeple
yapacağımız çekimleri daha önceden en ince ayrıntısına kadar
hesaplayarak ,
dakika
dakika görevlendirmeler yaparak iş akışı ile yapacağız ..
Daha
da almamız gereken çok yolumuz var..
Yazan:
Ender Usuloğlu
Katkıda
Bulunan: Orkun Kuntay Uzel
Belgesel
Çekim Ekibi: Ender Usuloğlu, Orkun Kuntay Uzel, Elif Uzel, Ahmet
Kayimtu.
Yorumlar
Yorum Gönder