40 Yaşından Sonra
Mağaracı Olunur mu?
Hem
evet hem de hayır. Mağaraları araştırmak doğa sporları içinde
kanımca en çok efor sarf ettiren, büyük enerji harcatan ve
psikolojik sınırları zorlayan bir daldır.
İnsanın
sınırlarını zorlar mağaracılık. Düşünün, yirmidört saat
geçmiş mağaradasınız, üşümüşsünüz, etraf karanlık,
ıslak, çamur, hareket etmezsen hipotermiye girme ihtimalin yüksek,
beklesen hemen ayakta uyuklayacak kadar yorgunsundur ama önünde
daha yukarı çıkmak için 100 m ip tırmanışı bir o kadar geçmen
gereken galeriler, göller, yatay parkurlar vardır: Kamyon
büyüklüğünde taşların arasında sıyrılarak kah emekleyerek
kah tırmanarak kah oradan oraya zıplayarak. Ben de “artık daha
ne kadar, yeter” dediğim zamanı hatırlıyorum Düdenyayla
Mağarasında. 27 yaşındaydım. Mağaracılığa 21 yaşında
başlamıştım. Düdenyayla mağarası, Beyşehir gölünün
batısında kalan Dedegöl dağlarının güneyinde kör bir vadide
oluşan kireçtaşı tepelerinin milyonlarca yıl içinde gelip suyu
geçirmeyen taşlara çarptığı ve suyun sadece bir delikten
kaçabileceği bir düden şeklindedir. 24 saat mağara içinde
geçirdikten sonra -416 m derinliğe inen bu mağarada kendimi
duvardaki sinek gibi hissediyorum. Ben bunu niye yapıyorum diye bir
çok kez sordum kendime hem de en çaresiz kaldığım anlarda. İşte
yine öyle bir andaydım. Düşüncelerimden sıyrılıp, ipe girdim
ve yukarı tırmanmaya devam ettim. Etmek zorundayım başka çare
yok ki, mağaradan çıkmak için tekrar girdiğim delikten çıkmam
gerekiyor. Yavaş yavaş tırmanırken, denizde dalışta sıcak
soğuk suyun karışmadığı bir sınır vardır, mağara ağzında
da böyle bir yer vardır. O sınıra geldiniz mi, her türlü çamur,
toprak, yosun, çiçek kokusu ve 24 saatte mağarada unuttuğunuz bin
türlü koku burnunuza gelir. Biraz daha tırmandın mı, sıcak ve
temiz hava seni karşılar. İpte şöyle bir durursun, o anda hiç
önemli değildir altındaki boşluk ister 100 m olsun ister 200 m
olsun, o boşlukta sallanır ve içine çekersin doya doya havayı.
İşte bu an bana yaşadığımı hatırlatır. Evet 25 saat
geçirmişim mağarada, evet hem de hiç uyumadan, evet iliklerime
kadar üşümüş ve yorulmuşum ama değmişti.
Mağaracılık,
sıradan yapılan bir iş değildir dolayısıyla sıradan yaşayan
bir insan, mağaracılığı yapamaz. Her mağaracı biraz sıyrıktır,
kendine has bir karakteri vardır. Dolayısıyla 40 yaşında
mağaracılığa başlayan bir insan biraz sıradışı değilse veya
hayatının bir kesitinde sıradışı yaşamamışsa veya bir
şeyleri tecrübe etmemişse, ne kadar istese de yapamaz.
Sevgili
Süha ve Turgay arkadaşımla, 4 günlük Taşeli platosunda, yüzeyde
mağara araştırmadan yeni dönmüş, Gazipaşa'da deniz kenarındaki
favori balık lokantasındayız ve muhabbet koyulaşmış. Süha'da
benim gibi genç yaşta BÜMAK (Boğaziçi Üniversitesi Mağara
Araştırma Kulübü) ta başladı mağaracılığa, Turgay ise
jeofizik mühendisidir BÜMAK'tayken bizim kamplara takılırdı.
Hepimiz 45 yaşın üzerindeyiz, 4 gündür yaklaşık 15-20 kg yükle
2000 m irtifada, inanılmaz bozuk kireçtaşı dağlarının
tepelerinde yaklaşık 54 km'lik parkuru yürüyerek kat ettik.
Amacımız, mağara bulmak ve yazın gelip bulduklarımızı
araştırmaya almak. 10-12 tane mağara bulduk ve güzel bir gezinin
sonunda Süha anılarını anlatırken, laf eski Çukurpınar
etkinliğinden açıldı. O zamanlar BÜMAK'a üyeyiz (sene 1990) ve
hepimiz Çukurpınar'ı araştırmak için can atıyoruz. Çukurpınar,
Türkiye'de ilk defa tamamen Türkler tarafından araştırılmış,
-1000 m derinliğe inen ilk mağaradır. BÜMAK, senelerce her yılın
yaz ayında bir ay 1900 m'de kamp atarak Çukurpınar'ı
araştırmıştır. Mağaraya herkes bir anda giremediği için 3-4
kişilik ekipler halinde mağarada ipleri döşeyerek yavaş yavaş
derinlere iniliyor içerde. Süha, mağaranın derinliklerini
araştırmak için kulis yaptığını anlatıyor bize yine aynı
heyecanı duyarak masada. Derinlere inebilmek için kulis yapmak.
Nerede? 1900 m'de çadırlar atılmış, dağların arasında,
medeniyetten uzak, yani bir konsere bilet almak veya bir şehir
içinde yapılan bir etkinlik değil. Ne için kulis yapıyor? Çamur,
uzun saatler (2-3 gün belki daha fazla) karanlık soğuk ve aynı
ıslak giysileri giymek, pis kalmak..Ne için kulis yapıyor? Keşif
yapmak için.
Bir
insanda keşif dürtüsü daha doğrusu, merak yoksa, o sorgulama
eksikse, doğada ki keşiflerde başbaşa kalacağı zorlukları
yenemez, kendi sınırlarını zorlamadan geri döner. Meraklı insan
devamlı hareketlidir, devamlı bir şeyler dürter, okur öğrenir
çalışır ve ilerlemek için uğraşır.
En
başta söylediğim gibi mağaracılık zor bir doğasporudur. Biraz
amele sporudur. Teknik malzemesi boldur. Hem üstünde hem de yanında
taşıman gereken malzeme çok fazladır. Mesela, denizde dalışta
da teknik malzeme çoktur ama sizi gitmek istediğiniz yere götüren
bir tekne vardır ve de birde 3 boyutlu hareket kabiliyeti sağlayan
sulu ortam vardır. Mağara da ise bunlar çok büyük lükstür.
Tekne yoktur onun yerine ip vardır, mağarada da her türlü 3
boyutlu hareketi neredeyse yapmak zorundasınız ama suyun verdiği
kaldırma kuvveti ve rahatlığı yoktur. Kısaca, benim görebildiğim
zor spor dallarından biri olduğu içindir ki, asgari de bir fiziki
kondisyon şarttır.
Bu
arada fiziğinizden değil fiziki kondisyonunuzdan bahsediyorum.
Fiziğiniz ne olursa olsun çok önemli değil kanımca (çok dar
yerler hariç).
40
yaşından sonra başlayan birisinin mutlaka kondisyonlu olması
lazımdır hele de 3-4 gün mağara içinde kalıp büyük enerji
harcayarak faaliyetlerde bulunacaksanız, kondisyon şarttır.
Kondisyonu kısmen telafi etmenin tek yolu tecrübedir.
Mağaracı
diyorum ama tanımı her mağaracı için farklıdır. Burada
mağaracı tanımını, mağaraları keşfetmek için risk alan,
rahatlık alanından çıkabilen, zorluklarla fiziken ve en önemlisi
ruhen mücadele veren, keşfetmeye açık, “her yeni mağarada,
galerinin karanlıkta veya bir uçurumun başına geldiğinde aşağıya
doğru kaybolduğunu görüp, bu nereye gidiyor diyebilen” ve
zorsunmadan devam eden kişidir.
Şimdi
diyebilirsiniz, bu yazdıkların 40 yaş değil her yaş için
geçerli. Evet aslında doğru diyorsunuz sadece biraz heyecan olsun
diye 40 yaş üstü dedim o kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder