Makendonya 1.gün (25.06.2011)
Uçakta: bir garip Elif deyular ! |
Yola devam ettik. İlk dikkatimi çeken, imkanlarının olmaması. Köylerde yeni yapılan binalarda ısı yalıtımı yok, sadece tuğla var. Bu Bosna'da da aynıydı. Burası biraz daha temiz, yollar küçük ve Türkiye'den farkı yok; yama dolu. Yol üstünde 2-3 tane mağara gördük.
Girdiğimiz ilk kasaba Vesel'di. Para bozdurmak için girdik ama başarılı olamadık neyse ATM'den Dinar çektik şimdilik iyiyiz. Binalar zavallı görünüşte, bakımsız. 1 euro 60-61 dinar. Vesel'e girmeden evvel otobana girdik, paralı yola ama hiç bir şekilde geldiğimiz yoldan farkı yoktu. Kasiyer bir de bizi göz göre göre kazıkladı. Adam 6 euro istedi 1 euro'luk geçişe. Dinarımız yoktu mecburen kazık yedik. Bende sizleri bir yerde elbet kazıklayacağım dedim ve geçtim devam ettim.
Yola devam. Bitola'ya geldik. Yığılca yolu gibi bir yoldan hatta Yığılca yolundan daha ufaktı zaman zaman, Makedonya'nın büyük şehirlerinden birine girdik. Otel rezervasyonu yaptırmamıştım. Biraz belirsizliği seviyorum galiba. Şehire geldiğimde, anında otel anlaşması yapmak (eğer çok kalmayacaksam bir yerde) hoşuma gidiyor. Merkez gibi bir yerde Casino Hotel 4 yıldız !. Hemen girip soruyorum 2 kişi bir oda kaç para 80 euro !. Kadına baka baka oha! dedim. Neyse anlayışlı kadındı yandaki sokakta bir oteli söyledi ama benim gözüme başkası çarptı. Gene merkezde herkesin bira içtiği cafelerin dolu olduğu sokakta, "millenium" hotel'e girdim ve güzel bir makedon bayan resepsiyonda 60 euro dedi. Yav, biraz indirseniz falan derken bir odamız 50 euro dedi :) hemen baktım ve gayet güzeldi. Tek kötü yanı ben ve Elif aynı yatakta yatacaktık. Elif hala aynı şekilde uyuyorsa, sabah böğrümde ayağı olacak ! Neyse n'apalım :)
Hemen yerleştikten sonra 2 tane eski cami vardı onları ziyarete gittik. 1400-1500 yıllarda yapılmış camiler şu an da tamamen boş ve kendi kaderine terk edilmiş. Keşke Türkiye Dışişleri şunlara bir elini uzatsa veya Kültür bakanlığı. Oradan eski pazara gittik. Çok hoş ufacık tek katlı binalardan müstakil çok güzel sokaklarla dolu. Maalesef şansımıza çoğu kapalıydı.
Sokaklarda yürürken dikkat ettiğim bir iki noktayı belirtmem lazım. Yollar geniş ama bakımsız. Binalar bakımsız ama yolların 2 tarafına diktikleri ıhlamur ağaçları ve huş ağaçları çok ama çok güzel olmuş. Bütün şehir ıhlamur kokuyor. Gerçekten bu her şeye değdi. Trafiğe kapalı mareşal Tito sokağında yürüyoruz. Eski Osmanlı askeri karargahın "Atatürk'ün okuduğu askeri mektep" önünden geçtik. Müze olmuş ve yarın ziyaret edeceğiz. Zaten bu şehre geliş amacım buydu.
Gene "emperyal ruhum" şaha kalktı. 1389 yılında 30.000 askerle Makendonya'yı almış ve yaklaşık 500 yıl yönetmişiz. 1389 yılında tüm Mekedonya'nın nüfusu neydi bilmiyorum ama bizim askerler herhalde %10'nunu geçmezdi diye tahmin ediyorum...Vay anam vay...
Dükkanları dolaştıktan ve ufak tefek alış veriş yaptıktan sonra ufak bir yerde yemek (El Greko) yedik.
Restaurant'ta Elif'in yaşında bir sürü kız vardı ve Elif onlara acıdı. Neden dedim? Makedon erkeklerinde yakışıklı yok dedi :) 10 üzerinden 3 verdim dedi. Bende Makedon kadınlarına 10 üzerinden 6-7 verdim.
Ne alaka? Su temiz akıyor ama arada TV atılmış, olur böyle şeyler, alışkınız dedik ama Elif'in çok hoşuna gitti ve çekti |
Yorumlar
Yorum Gönder